Derin Gerçekler
Ne bu Ramazan'ı “bayram” olarak kutlayabiliyoruz, ne de 23 Nisan’ı!
Bir yandan Dine karşı olanlar, öte yandan dindar geçinenlerin yaptıkları içini dağlıyor insanın.
Öz yurdumuzda garip ve parya muamelesi görmek çok acı.
Gerçek; uyuz köpek gibi taşlanıyor, şeytanın kucağına oturanlar tarafından.
Ah ah! Siz çocuklarınıza mektepte din dersi öğretildiğini zannediyorsunuz. O dersin adı “din dersi” değil. “Din Kültürü” dersi. Birileri din dersine karşı, birileri de dini kültür diye eğitiyor. 90’lı yıllarda Resmi din öğretisine eleştirisel bir bakışla “Bu din benim dinim değil” diye bir kitap yazmıştım. Bu kitabı eskisine ek yeni müfredatla birlikte yeniden yayınladım. Kayıt yayınlarında çıktı. Din kültür, Maarif eğitim oldu, devletin dilinde. “Ahlak” da bilgi, malumat, yani böyle bir şey olduğunu bilsinler diye. Yoksa “eskiyi unut, yeni yolu tut, gençliğe umut sen ol çocuğum”..
Yeni nesil, din, ahlak ve gelenekten, biyolojik cinsiyetten bağımsız BİREY olarak geliyor.
“İnsan tanrı olacak” artık, siz hangi dinden söz ediyorsunuz?
TransHumanizm sonrası ne ulus kalacak, ne devlet! Devlet için Beka sorununundan söz edenlerin nedense bu projeye karşı çıkmak şöyle dursun, onlarla kolkola emin adımlarla yürüdüklerini görünce “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyeceği geliyor insanın yada ''Transhumanizm tam anlaşılamadı mı acaba'' diye sorası...
100. yılına giriyoruz Cumhuriyetin ve gelecek 100 yıl hayali kuruyoruz. Geldiğiniz ve gitmekte olduğunuz yeri Ekim sonuna salimen varırsak görürsünüz. 71-80 arası bir şekilde biz vardık. Sonra RefahYol geldi. Ardından neredeyse çeyrek asırdır da AK Parti iktidarda. İstanbul Türkiye’nin en “Cultur”lu şehri, okumuş takımına, cami cemaatına sorun, milliyetçisine sorun, ne Hilafet merkezini bilirler ne de “Misak-ı Milli”yi kabul eden Osmanlı Meclisi Mebusa’nının yerini bilirler. Bilmediklerini de bilmezler.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ