İmanın İmkana Dönüşümü “Büyük Kudüs Mitingi”
Büyük Kudüs Mitingi, “Size en şiddetli düşman Yahudilerdir” ilahi hükmüyle sabitlenmesine rağmen, siyasi şuurdan yoksun ilim adamları tarafından tahrip edilmiş öncelikli düşman algısının, Müslüman zihinlerde yeniden inşa edilmesi yolunda atılmış aziz ve mübarek bir adımdır.
Büyük Kudüs Mitingi, uzun yıllardır asıl düşmanlarını unutarak, birbirinin yakasına yapışmış, birbirinin boğazına sarılmış ümmetin gözünü, yeniden asıl hedeflere ve mevzilere yönlendirecek izzetli bir eylemdir.
Büyük Kudüs Mitingi, güçten ve yaptırımdan başka bir şeyden anlamayan Siyonist İsrail’in bütün hayatını, bir Gazze şeridi gibi gözlerinin önünden geçirecek Osmanlı tokadının, havaya kalkmış haldir.
Büyük Kudüs Mitingi, söz konusu Mescid-i Aksa ve Kudüs ise gerisi teferruattır bilinciyle hareket eden yiğitlerin, yeniden safları sıklaştıracağı, aynı hedef ve idealler doğrultusunda aynı heyecanla ilerleyeceği kutlu bir yolculuktur.
Büyük Kudüs Mitingi, Tüm dünyanın imanın imkâna dönüşüm sürecine şahitlik edeceği tarihi bir teyakkuz halidir.
Büyük Kudüs Mitingi, Kudüs’ün derdiyle dertlenen iman sahiplerinin, Selahaddin’i muştulayan Bağdatlı marangoz gibi elerinden geleni yapabilme telaşıdır. O marangoz ki, Kudüs esir, Mescid-i Aksa tutsak diyerek dolaşır ve ben ne yapabilirim diye zihin çatlatır. Ne askerim ne komutanım sıradan bir marangozum diye düşünürken ömrünün son zamanlarında Mescid-i Aksa için çok güzel bir minber yapmaya karar verir. Sedef kakmalı, ceviz ağacından, alımlı mı alımlı. Her gören onun güzelliğiyle büyülenir. Bu güzel minberin namı her tarafa yayılır. Bağdat’a her gelen ona gidip ‘’Şu minberi bize sat, falanca camiye götürelim.’’ Onun verdiği cevapta hep aynı “Hayır”, ‘’Bu minber Mescidi-i Aksa’da duracak.” Ahali şaşırır! ‘’İyi de Kudüs Haçlı işgali altında.’’ Marangoz yüksünmeden hep aynı cevabı veriyor “Benim elimden gelen bu. Ben zanaatkârım, minber yontarım. Bir babayiğit de çıkar Kudüs’ü alıp bu minberi yerine oturtur.’’
En son bu minber hikâyesinin konuşulmadığı hiçbir yer kalmaz. Herkes minberin güzelliğini bire beş katarak birbirlerine anlatır. Aynı hikâyeyi 7-8 yaşlarında bir çocuk da dinler. Ama O, eserin güzelliğinden çok müessirin vasiyetine yani Kudus’ün fethedilip, minberin Mescid-i Aksaya götürülmesine hazırlar kendini. Aradan 40 yıl geçer, Kudüs’ü o çocuk fetheder ve o çocuk minberi durması gereken yere Mescidi-i Aksa’ ya yerleştirir. Diller onu Selahaddin-i Eyyubi diye anar. Biz o marangoz misali minberler yontarız. Bizim bu emanetlerimizi yerine koyacak er kişiler elbette çıkacaktır.
İşte Büyük Kudüs Mitingi, tıpkı bahsi geçen marangoz gibi imanını imkâna çevirip, elimizden gelen budur diyenlerin, Kudüs yolunda işledikleri nadide bir eser gibidir.
Gün gelir bir yiğit çıkar, ya imanını imkâna çevirir, ya da kendisine sunulan imkânları imanı doğrultusundan kullanıp, İslam Birliğini, İslam Birleşmiş Milletlerini, İslam NATO’sunu kurar, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksay’ı özgürleştirir. Biz elimizden geleni yaparız, sefer bizden zafer Allah’tandır...