Uzun zamandır kütüphanemdeki kitapları tekrar okumaya başladım. Özellikle lise yıllarımda aldığım kitaplarla ilgileniyorum şu aralar. Bazı kitaplarımı heyecan ile karşılarken, bazılarını da bakmadan geçiyorum. Hikayesi olan kitaplar ise beni apayrı mutlu ediyor. Kitaplarla ünsiyet kurmanın değerini biliyorum, kuramadıklarımı ise incitmeden ayırıyorum. Kadim kuraldır: Beğendiğini al beğenmediğini bırak, karalama.
Lise yıllarımda okumalarım İbrahim Tenekeci etrafında şekillenmişti. Tenekeci’nin aldığım ilk kitabı; Tüfeksiz hareketler. Zorla aldığım kitabı bir gecede okuyup bitirmiştim. İbrahim ağabeyden birçok eski ve yeni isim tanıdım. İşte bunlardan birkaçı; İsmet Özel, Mustafa Kutlu, Nureddin Topçu, Süleyman Çobanoğlu, Ahmet Murat. Ayrıca farkına vardığım yeni kelimelerde oldu elbet: Hak, Hakikat, Hakkaniyet, Meziyet, Şahsiyet ve Üslup.
İlgi alanım Edebiyat, Kültür ve Fikir dünyası olduğu için kitaplarımın çoğu Şiir, Hikaye ve Denemelerden oluşuyor. Önemli yazarların eserlerini okumanın yanında bir de imzalı ve ilk baskı kitaplarını topluyorum. Mesela ilk baskı Celladıma Gülümserken.
İbrahim Tenekeci’nin “Dergiler, edebiyatın lokomotifidir.” sözünü duyduğumda/okuduğumda kendime yeni bir uğraş daha eklemiştim; kadim dergileri toplamak. Mesela bu ay içinde Beyoğlu Sahaflar Çarşısında şu dergileri bulmuştum: Papirüs, Halkın Dostları, Hareket ve Diriliş.
Bu dergilerin içindekilerden birkaç örnek vermek istiyorum. Birincisi Papirüs dergisi. Dergiyi okuyan kişi bitirme tarihi olarak 28.07.1968 notunu düşmüş. İçinde Cemal Süreya’nın Sevda Sözleri ve İsmet Özel’in Sevgilim Hayat şiirleri bulunuyor. Derginin içinde İsmet Özel’in şiirinin sonuna şu not düşülmüş ;“Son günlerin en iyi şiirlerinden biri. Mükemmel, mükemmel bir aşama. ------, İsmet mutlaka incelenmeli, bütün yönleriyle.”
İkincisi Halkın Dostları, İsmet Özel’in Sosyalist iken arkadaşı Ataol Behramoğlu ile çıkardığı ilk dergi. Derginin kapağında “Ahmed Arif’e dostça bir açıklama” başlıklı bir yazı var, dergiye yöneltilen eleştirilere cevap olarak.
Daha fazla ayrıntıya girmeden bu bahsi burada bitirelim istiyorum çünkü işin Sahaflık bölümü başka bir yazının konusu olacaktır ilerleyen haftalarda.
Ayrıca dönemin önde gelen Edebiyatçılarıyla da karşılaştığım için kendimi nasipli buluyorum.
Yıl 2018 dört büyük insan ile beraberim:
İlk olarak aylardan Mayıs. İbrahim Tenekeci ile Sirkeci Garında. Aklımdan hiç çıkmayan o kalemi ve kendisinin o duruşu. Kendisi şu şiirine tekabül ediyor;“ bir hayat mahcup ve duru.” Hala imzalı kitabı yok bende ama İtibar dergisinde yayınlanan bir şiirine imzalı var.
İkinci olarak Ağustos ayındayız. Ahmet Murat sınıfta oturuyor. Dersin konusu Pilav ve Mesnevi. Dersten sonra bir saate yakın sohbet. Nasıl şiire başladığını ve gençlik yıllarında hangi Üstad’ları okuduğunu anlatıyor. Ve sonunda imzalı bir şiir kitabı.
Üçüncü olarak İsmet Özel. Hiç beklemediğim bir anda çıktı karşıma, Üsküdar- Eminönü seferini yapan vapurda. Ya da ben onun karşısına. Çünkü binbir heyecan ile gittim yanına içimden ise şu dizesini okuyarak: “ Sana yaşamak düşer çarkların gövdesinde.”
Ve son olarak Aralık 2018 Mustafa Kutlu. Bir vakıfta söyleşisi vardı, ilânı gördüğümde hemen Dostum Muhammed Emin’i aradım ve gittik. Ve program sonunda binbir uğraş ile son hikaye kitabı olan “Sevincini Bulmak” ı imzalattık. İçimde yine bir dize “sen şimdi sevincimin akranısın.”
Yazıyı nihayete erdirmeden önce bir de temenni de bulunalım: Allah yazdığımızla yaşadığımızı birbirinden ayrı eylemesin.