İŞTE VAKFIN CEVABI…
Pamukkale Üniversitesi İslami İlimler Enstitüsü, üniversite rektörlüğüne bağlı resmi bir eğitim kurumu olarak kendisi de Denizli’li olan ve değişik ilahiyat fakültelerinde bir ömür boyu eğitim faaliyetlerinde bulunmuş İslam Hukuku Profesörü Sayın Prof. Dr. Mustafa Cevat Akşit hocamızın ilahiyat lisans eğitimi üzerine sadece Yüksek Lisans ve Doktora seviyesinde İslami İlimler üzerine araştırmalar yapacak yüksek seviyeli bir bilimsel enstitü kurulması fikri, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın her aşamada ciddi destek ve himayeleriyle resmi olarak faaliyetine başlamıştır.
Kuruluşundan bu yana kendi alanında ilk olmanın getirdiği birçok zorluğu çözmeye çalışan İslami İlimler Enstitüsü, faaliyete geçmesinin ardından kendi fikir ve çıkarlarına uymadığını düşünenlerin ciddi engellemelerine de maruz kalmaktadır. Ancak, bu defa tek bir belge dahi sunulmadan, en masum ifadeyle kasıtlı bir yönlendirmenin sosyal medya ve basın yoluyla yapılması nedeniyle, kamuoyunu belgelere dayanarak doğru bilgilendirme ihtiyacı doğurmuştur. Tüm hukuki haklarımız saklı olmak kaydıyla, maruz bırakılan ithamlara karşı aşağıdaki bilgi ve belgeleri dikkatinize sunuyoruz:
- PAÜ Rektörlüğü’ne bağlı olarak İslami İlimler Enstitüsü kurulması, Bakanlar Kurulu’nca 29.2.2016 tarihinde kararlaştırılmıştır. Bakanlar Kurulu kararının altında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası vardır. İlgili belge 18.03.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
- Pamukkale Üniversitesi İslami İlimler Enstitüsü’nün (PAÜİİE) Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Senatosunca 05.08.2014 tarihli kabul edilmiş Kuruluş Önerisi’nde, ‘İslami İlimler Enstitüsü’nün merkezi Denizli’nin Serinhisar ilçesi Yatağan mahallesinde olacaktır’ diye belirtilmiştir.
Ayrıca aynı Senato kararında geçen PAÜİİE’nün “büyük ve başarılı bir eğitim ve öğretim geçmişi olan Denizli ili Serinhisar ilçesi Yatağan mahallesinde bulunan zengin kütüphane ve eğitim-öğretim binasında faaliyete geçmesi ayrı bir zenginlik kaynağı olarak görülmelidir. Bunun aynı zamanda PAÜ’ni geçmişten gelen köklü ve sağlam bir zemine oturtacağı da ortadadır” açıklamasıyla yerleşim tercihinin gerekçesi açıkça belirtilmiştir. Bu yerleşkede Ege bölgesinin en köklü ve en büyük medreselerinden Yatağan Yukarı Medresesi’nden kalan çok kıymetli el yazması eserler mevcut olup bu merkez, Denizli ilinin en fazla yazma eser barındıran kütüphanesini de haizdir.
- 26.02.2018 tarihinde PAÜ REKTÖRLÜĞÜ ile MÜFTÜ ARİF AKŞİT EĞİTİM ve KÜLTÜR VAKFI arasında 2809 sayılı Yüksek Öğrenim Kanunu’nun 8. maddesi gereğince Pamukkale Üniversitesi İslami İlimler Enstitüsü’nün daha etkin bilimsel ve akademik faaliyetlerde bulunması, Enstitüsü öğrencilerin daha iyi yetişmesi maksadıyla resmi bir protokol imzalanmıştır.
İmzalanan protokolün 6. Maddesi’e göre “Öğrencilerin tüm zamanlarını ilmi faaliyetlere verebilmelerini sağlamak maksadıyla gerekli müracatı yaptıkları takdirde kendilerine mecburi hizmet gibi herhangi bağlayıcı bir şart koşulmaksızın geçimlerini sağlayacak ölçüde burs verilebilecek ve mesken sağlanabilecektir. Öğrenciler dilerlerse kendilerine takviye programları uygulanabilecek alanın uzmanları marifetiyle takviye kursları ve dersleri düzenlenebilecektir. Öğrencilerin çalışmaları sağlıklı bir biçimde yürütebilmeleri için çalışma ofisi/odası sağlanabilecektir.” Yine aynı protokolün 10. Maddesi’nde “Vakıf, Enstitü’nün Yatağan yerleşkesinde yürütülecek her türlü bilimsel etkinlik ve öğrenci destek programları için gerek fakülte öğretim elemanlarına gerekse fakülte dışı öğretim elemanlarına ders ücreti ve ek ders ücreti ödemeleri yapabilecektir.” Protokolün 11. Maddesi’nde ise “Enstitü’deki eğitim faaliyetlerinde görev alacak Fakülte eğitim üyelerinin sayısının yetersiz kaldığı durumlarda diğer üniversitelere ait kadrolu öğretim üyelerinin YÖK Kanunu’nun yurtiçi görevlendirme ile ilgili maddeleri ve yönetmelikleri çevresinde Fakülte’ye ve/veya Enstitü görevlendirmeleri durumunda vakıf öğretim üyelerinin geliş gidişlerinin iaşe ve ibatelerini karşılayabilecektir. Ayrıca öğretim üyelerine teşvik maksadıyla verdikleri dersler de dikkate alınarak ödemeler yapabilecektir.”
Yatağan’daki eğitim ve öğretim faaliyetlerini desteklemek amacıyla “35 yıl önce kurulmuş” bir eğitim vakfının yukarıdaki resmi protokol maddelerinde de açıkça belirtildiği gibi öğrenci ve öğretim üyelerine protokol gereği verilen desteğin “yüklü miktarda gayri ahlaki para ödenmesi” diye tanımlanması da tamamen kanunlara dayanan bu protokolü hukuk dışı göstermeye çalışan kasıtlı bir çarpıtmadır.
- PAÜİİE’nin açılışı 7 Nisan 2018 tarihinde Yatağan mahallesindeki eğitim binasında yapılmıştır. Açılış törenine Denizli Valisi Sayın Hasan Karahan, Denizli Milletvekili (64. Dönem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı) Sayın Dr. Sema Ramazanoğlu, PAÜ Rektörü Sayın Hüseyin Bağ, Denizli İl Müftüsü Sayın Mehmet Aşık, Denizli İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Mahmut Oğuz, Denizli İl Emniyet Müdürü Sayın Mevlüt Demir başta olmak üzere kaymakamlar, belediye başkanları, diğer resmi yetkililer ile siyasi parti il başkanları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katılmıştır.
Enstitü’nün Yatağan yerleşkesindeki bina 2500 m2 kapalı alanda bir idari kat ve yemekhane, 12 derslik, 25 kişi kapasiteli 13 araştırmacı odası, bir kütüphane, 10 apart odadan müteşekkil misafirhane ve bir konferans salonu ile eğitim-öğretim ve araştırma hizmeti verecek şekilde vakıf tarafından hazırlanarak aylık 1000 TL kira bedeli ile Pamukkale Üniversitesine tahsis edilmiştir.
- 09.08.2019 tarihinde PAÜ Rektörü Hüseyin Bağ’ın İslami İlimler Enstitüsü’ne gönderdiği yazıda “Yatağan mahallesinde tahsis edilen bina tamamlanmış olup; Enstitümüzce eğitim öğretim faaliyetleri, idari iş ve işletmelerin 09.08.2019 tarihinden itibaren Yatağan İslami İlimler Enstitüsü binasında yürütülmesi” bildirilmiştir.
PAÜ Kınıklı Kampüsü’nde eğitim-öğretime devam eden İlahiyat Fakültesi’nin Sağlık Bilimleri Fakültesi’yle aynı binayı paylaştığı vakıadır. Bu paylaşım hali hazırda İlahiyat Fakültesi için yer darlığına sebep olurken, İslami İlimler Enstitüsü’nün Yatağan yerleşkesinde eğitim faaliyetleri yürütmesine karşı çıkılması hem resmi kararlara hem de mantığa aykırıdır. Bununla birlikte Enstitü’nün Kınıklı Kampüsü’ne uzaklığı 32 km’si duble yol olmak üzere 39 km’dir ve ulaşım yaklaşık 30 dakika sürmektedir. Bu mesafe ve sürenin Türkiye ortalamasında gayet makul olduğu açıktır.
- 2019-2020 öğretim yılı bahar dönemi için açılan lisansüstü öğrenci kontenjanları ilanında, 13.12.2019 tarihli Senato kararı da eklenerek, derslerin Yatağan yerleşkesinde gerçekleştirileceği, başvuru adresinin de Yatağan yerleşkesi olduğu açıkça belirtilmiştir. Hem ders verecek öğretim üyelerinin hem de Enstitüyü tercih eden öğrencilerin, bahsi geçen
ilan gereğince, derslerin Yatağan yerleşkesinde yapılacağını biliyor olmaları gerekmektedir. “Tarikat gölgesinde ders vermek” veya “öğrencileri alan değiştirmeye veya eğitimi bırakmaya zorlamak” gibi iddiaların mesnetsiz ve kötü niyetli olduğu gayet açıktır.
- Kendilerini bir grup genç akademisyen olarak tanımlayan kişilerin güncel akademik unvanları Profesör seviyesine henüz ulaşmamıştır. Enstitü açılmadan önce de PAÜ İlahiyat Fakültesi’nde kadrolu Profesör unvanına sahip öğretim üyesi bulunmamaktaydı. Enstitü’nün doktora eğitimi verebilmesi için gereken öğrenci kontenjanını alabilmesi, YÖK yönetmelikleri gereği kadrolu Profesör ve yeterli sayıda öğretim üyesi bulundurması şartıyla mümkündür. Türkiye’deki ilk İslami İlimler Enstitüsü’nün ilmi seviyesini yüksek tutmak ve katkıda bulunmak üzere fedakârlık yaparak gelen ve bu genç akademisyen grubunun da hocası konumunda bulunan ilim adamlarımıza bu grup tarafından gösterilen muamele ve ithamlar akademik adap dışıdır. Enstitü, YÖK’ten kontenjan alabilmek ve doktora eğitimi yapmak için bu genç akademisyen grubun Profesörlük unvanı almasını beklemek zorunda mıdır? Yoksa bu beyler kurdukları vasat düzenin ve kendilerinin sahibi olduklarını sandıkları İlahiyat Fakültesi’nin yönetiminin ellerinden çıkması endişesini mi taşımaktadırlar?
Yapılmak istenen PAÜ İlahiyat Fakültesi’nde huzursuzluk ortamı oluşturup, huzursuzluğun sebeplerini de enstitünün kuruluşunda büyük katkıları olan “Cevat Hoca’ya” bağlamaktır. Bunu yaparken yalana tevessül etmekten çekinmeyerek kendinden menkul ithamlarını yaymaya çalıştıkları görülmektedir. Asıl amaç Enstitüye gelmek isteyen Profesör/Doçent ünvanlı öğretim üyelerinin gelmelerine engel olarak kendi vasat düzenlerini idame ettirmektir. Bu beyhude çaba Enstitü’nün işleyişine karşı yapılabilecek büyük bir psikolojik engellemedir. İslami İlimler Enstitüsü’nün açılıp faaliyete başlaması sürecinde hiçbir emeği, katkısı ve gayreti olmayan bu grup mensuplarının, Yüksek Öğretim Kanunu başta olmak üzere, ilgili kararname ve üniversite yönetmeliklerini hiçe sayarak, Enstitü’nün işleyişini sabote etmeye çalışmaları, daha da vahimi, kendilerine kanunen yüklenen görev ve sorumluluklarını alenen reddetmeleri veya yok saymaları açık bir şekilde suçtur.
NE OLMUŞTU ?
İŞTE KARAR GAZETESİ'NDEKİ O YAZI
Mesajın sahibi, kendisinin de dâhil olduğu bir grup genç akademisyen adına Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde yaşanan birtakım garip olaylar ve sıkıntıların kamuoyuna duyurulması ve aşağıdaki metinde anlatılan sorunlar ve sıkıntıların bertaraf olunması yönünde yardım istiyordu. Söz konusu fakültede yaşanan olaylar aşağıda anlatılanlarla aynı minvaldeyse, çok vahim bir manzarayla karşı karşıya olduğumuzda hiç şüphe yoktur. Fakat şu an için anılan fakültede gerçekten neler olup bittiği hakkında kesin yargıda bulunma imkânımız da yoktur. Bu yüzden, şahsıma gönderilen ve kamuoyuyla paylaşmam istenen metnin ilgili ve yetkili merciiler tarafından dikkate alınacağı ve işin aslının en kısa zamanda ortaya çıkıp gereğinin yapılacağı ümidiyle söz konusu duyuru metnini bana gönderildiği şekliyle burada paylaşıyorum.
Kıymetli Dekanlarımız…
Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde bir fakülteden beklenen özgür ilmî çalışmaların geleceğini ve çalışma ortamını olumsuz etkileyen ve etkileyebilecek olan bazı durumlar konusunda SİZ DEĞERLİ DEKANLARIMIZDAN yardım istiyoruz.
Bilindiği gibi Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2012 yılında açılmış ve 2013 yılında ilk öğrencilerini alarak eğitim-öğretim hizmeti vermeye başlamıştır. Fakültemiz, açılışından beri sürekli biçimde, emekli bir profesör olan ve dinî/tasavvufî bir gurubun liderliğini yapan Cevat Akşit’in doğrudan ya da dolaylı olarak müdahalesine maruz kalmış, mevcut fakülte dekanı aracılığı ile de fiilen müdahale edilir hale gelmiştir. Akşit’in, fakülteyi kendi tarikat görüşleri doğrultusunda dizayn etme amaçları, fakültede akademik kadrolaşma ve kendi köyünde kurdurmuş olduğu İslami İlimler Enstitüsü yoluyla hayata geçirilmektedir.
Öncelikle fakültemize yaklaşık 50 km uzaklıkta olan Yatağan Köyünde Lisansüstü eğitim-öğretim faaliyetleri başlatılmış, akabinde Cevat Akşit’in köyünde bir tarikatın gölgesinde ders vermek istemeyen akademisyenlerin lisansüstü ders verme hak ve yükümlülükleri ellerinden alınmıştır. Ayrıca bu köye gitmek istemeyen Lisansüstü öğrencileri de ya alan değiştirmeye ya da lisansüstü eğitimi bırakmaya zorlanmıştır. Bunu yaparken gayri ahlaki bir şekilde oradaki eğitimi sağlamak amacıyla başta dekan olmak üzere grubun niyetleri doğrultusunda çalışanlara yüklü miktarda paralar ödenmektedir. Ayrıca dekana dayalı/döşeli lüks bir daire de tahsis edilmiştir. Hocaların şehir merkezindeki ana kampüs içerisinde bulunan fakülte binasında ders vermelerine, Türkiye genelindeki uygulamaya aykırı bir şekilde asla izin verilmemektedir.
Akşit’in köyünde sürdürülen eğitim öğretim faaliyetlerinde öğrenciler, önce taşımalı eğitimle hocalarıyla birlikte köye götürülmekte, orada ders yapıldıktan sonra tekrar fakültemize taşımalı servislerle getirilmektedir. Bu taşımalı sisteme katılmayan öğrenciler ve hocalara baskı uygulanmakta, kadroları/özlükleri üzerinden tehdit edilmektedir. Fakültemize cemaat aracılığıyla doldurulmak istenen kadrolara onay vermeyen ana bilim dalı başkanları istifaya zorlanmakta, diğer taraftan cemaat amaçlarına uygun bulunmayan yönetim kurulu kararları yok sayılmaktadır. Tüm lisans ders programları Yatağan Köyündeki enstitü programına göre şekillendirilmekte ve Lisans eğitimi hiçe sayılmaktadır.
Biz bu yazıyı yazarken söz konusu yapının nüfuzunu da kullanarak hakkımızda bazı usulsüzlüklere başvuracağına dair ciddi kaygılar da taşımaktayız. Sizlerden, bir grup genç akademisyenler olarak hem sosyal medyada hem toplantılarınızda konuyu gündeme getirmenizi rica ediyoruz. Ne olur, duyarlı olunuz.
Bir kurumun heba edilmesine seyirci kalmamanızı rica ediyoruz.