ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ’NDE KUDÜS KONFERANSI
Anadolu Gençlik Derneği Denizli Şubesi Pamukkale Müftülüğü İlçe Vaizi Fatih Polater’in konuşmacı olarak katıldığı “Kudüs’ün kandillerinde yağ olmak” başlıklı program düzenledi.
Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda AGD Denizli Şube Başkanı Avukat Bilal Furkan Şimşek “Kudüs bizim için coğrafi bir mesele değil imani bir meseledir Gazze’de yaşananlar birden olan olaylar değil 75 yıl önce İslam dünyasının böğrüne hançer gibi saplanan Siyonist işgalci İsrail’in yaptığı katliamlara,zulüm ve işgallere karşı Filistin halkının haklı mücadelesinin yansımasıdır. Biz her daim Filistin’in kutlu mücadelesinin yanında olacağız” dedi
Konuşmacı olarak sunumunu yapan Pamukkale İlçe Müftülüğü vaizi Fatih POLATER “Kudüs’ün kandillerinde yağ olmak” başlıklı sunumunda özetle şunları söyledi :
“Kudüs, Peygamberimizin Mirac durağıdır. Onun İsrâ ve Mirac mucizesi, evinden değil, Mescid-i Haram’dan başlamış, oradan da doğrudan olmamış, önce Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya uğranmış ve oradan devam etmiştir. Kulunu bir gece Mescidi Haram'dan, kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksâ'ya götüren Allah'ın şanı yücedir! Doğrusu O, işitir ve görür.[2] Yüce Rabbimiz isteseydi bu mucize doğrudan Peygamberimizin evinden yahut Ka’bey- i Muazzamadan gerçekleşebilirdi. Öyle olmamıştır. Mescid-i Haram- Mescid-i Aksâ ve Mirac… Burada hem mescid merkezli bir hayatın önemine, hem de iki kadîm mescidin önemine dikkat çekilmiştir. Böylece iki mescid birbirine, iki şehir birbirine ve hepsi İslam Peygamberine ve İslam’a perçinlenmiştir. Bunları birbirinden ayırmak ve birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Biri olmazsa diğeri olmaz, biri olmazsa diğeri eksik kalır.
Kudüs bizim, ilk kıblemizdir.
Kudüs, Ufuk peygamberinin bize gösterdiği hedeflerden biridir. O, İsrâ mucizesinde Kudüs’e uğradığı gibi, Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksâ’yı ziyaret etme konusunda bizleri yönlendirmiştir: Binekler şu üç mescit için koşturulur/ Şu üç mescidi ziyaret için ne yapılsa/ ne masraflar edilse, ne çilelere katlanılsa yeridir. Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki benim şu mescidim ve Kudüs’teki Mescid-i Aksâ.
Peygamber Efendimiz (sav) “Sizden Mescid-i Aksâ’yı ziyaret edebilen onu ziyaret etsin, orada namaz kılsın. Onu ziyaret edemeyen, orada namaz kılamayan da kandilleri için oraya yağ göndersin.” Buyurmuştur.
Kuds-ü Şerîf, bizim Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvereden sonra üçüncü haremimizdir. Onun için Kudüs’ün düşman tarafından çiğnenmesi, Müslümanlar olarak bizim harim-i ismetimizin çiğnenmesidir. Kudüs’ün işgali bayrağımızın yere düşmesidir. Kudüs’ün düşüşü ümmetin düşüşüdür. Elbette Kudüs’ün kıyamı da ümmetin kıyamıdır.
Kudüs, bize Hz. Ömer’in emanetidir. Kudüs, bize Selahaddin Eyyûbi’nin emanetidir. Kudüs, bize Selçuklu ve Osmanlı ecdadımızın emanetidir. Kudüs’ün zalimlere bırakılması, emanete hıyanetin ta kendisidir.
Onun için Kudüs bizim neyimize diyemeyiz. Kudüs davasını sahiplenmek zorundayız. Ne Mekke-Medine/Hicaz Araplara bırakılabilir. Ne Kudüs davası, Filistinlilere bırakılabilir. Bu merkezler, İslam’ın şiarı, Müslümanların kutsalı, bayrağıdır. Kudüs bizim namusumuz, canımızdır.”
Yoğun bir katılımla gerçekleşen program soru cevap kısmı ve dua ile sona erdi.