Saadet Partis Denizli İl Başkanlığı çalışmalarına ve ziyaretlerine hızla devam etmekte, bu hafta Saadet Partisi Denizli İl Başkanlığı il Yönetim Kurulundan Milli Gazete yazarı Şakir Tarım, STK ve Halkla İlişkiler Başkanı Halil İbrahim Erol ve Saadet Partisi Denizli İl Başkanlığı İdare Amiri Mevlüt Sönmez ile Gazeteciler Cemiyeti ziyaret edilerek Cemiyet Başkanı Muhammet KARAÇAY ve Başkan yardımcısı Mesut GÜLER’in Çalışan Gazeteciler günü kutlandı ,Necmettin Erbakan'ın Davam kitabı hediye edilerek, Parti Programı ve Saadet Partisi Medya Politikası taktim edildi.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın KARAÇAY gazeteciliğin ve gazeteci olmanın gerekliliklerinden bahsetti. Bizim işimiz insanla, o halde her insanı dinlemeyi bilmeliyiz ve herkeste hoş bir seda bırakacak şekilde mesleğimizi icra etmeliyiz, bir haber hakkında malumat toplarken bilgi almaya gittiğimiz yerdeki insanlarla tatlı bir üslup ile iletişim kurmalı ve bize bir şey ikram edildi mi asla geri çevirmemeliyiz, nitekim çay ikram edilmek istense, biz çayı sevmiyor bile olsak ikramın hatırına içmeli yada onu da yapamıyorsak en azından bir bardak su içerek verilen ikramı geri çevirmemiş olmalıyız, çünkü aksi çok büyük bir saygısızlıktır ve kabalıktır, böylece halkımız ile aramızda ki ünsiyeti kuvvetlendirmiş oluruz...
Sözlerine devam eden Muhammet bey,İnternet gazeteciliğine gelecek olursak aslında bunun bir basın yasası yok, eline bir fotoğraf makinesi alan ben gazeteciyim diye ortaya çıkabilir. Bu böyle olmamalı, zamanında kırklı yıllarda, berberler aynı zamanda diş çekerlermiş şimdi böyle bir şey yapsalar yasalar buna izin vermez. Aynı şekilde gazetecilikte liyakat sahibi olmayan insanların eline düşmemeli.
Daha sonra söz alan Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Sayın Mesut GÜLER İçinde bulunduğumuz malum süreç hakkında pandemi gibi afaki durumların ilk etkilediği yerlerin başında gazeteciler olduğunu ifade ederek ,bu gibi elzem durumlarda iş adamlarıyla ortaklıklarımız son bulabilmekte, çoğu iş ortağımız gazetelerde reklam vermekten vazgeçerken çoğu müşterimizde aboneliklerini iptal etmekteler dedi.
Ziyarette basın özgürlüğü konusuna da değinildi. Gazetelerin ve gazetecilerin baskı altında olmaması gerektiğine farazi bir örnek verilerek, örneğin gazetede yayımlanan bir haberi, bir siyasi kişilik ya da bir makam sahibi beğenmediği taktirde doğrudan değil ama dolaylı olarak engellemeye çalışabilir. Bunu yaparken ya hoşnut olmadığını dile getiren bir telefonla gazete müdürüne ulaşır yada reklam veriyorsa boykot etme yoluna gidebilir. Bunlar zamanında çoğu gazetenin ve gazetecinin başına gelmiş üzücü durumlar ve maalesef hâlen de gelmesi muhtemel şeyler diyerek konunun önemine dikkat çekildi.
Sayın Şakir TARIM ise konuyla ilgili olarak: günümüzde gazetecilik mesleğini parası olan yapıyor, oysa işi alan mütehassıs olmalı, işin ehli olmalı ,bu durum gazetecilik alanında böyle olduğu gibi her alanda böyle. Bizler sıkıntılarımızı dile getiriyoruz, doğal olarak konuşmalarımız hep şikâyet bağlamında oluyor, herkes bu gidişattan rahatsız ama sadece şikayetçi olmak problemi düzeltmiyor. Bu durumda her alanda uzmanlaşmamız lazım, hem dinen hem ilmen hem siyaseten...İslam dininde ölçü vardır, her şey ölçü üzerine kurulmuştur namazların vakti/ ölçüsü, ramazan orucunun vakti/ ölçüsü, sabah yatıp kalkmanın bile bir ölçüsü vardır hatta insan vücudunun da bir ölçüsü vardır. Mesela kimsenin kulakları ayaklarının yanında değil, kolu ise bacağı gibi bir yapıda değildir, vücudun tüm organları bir nizam bir ölçü içindedir. Bizde hayatın her alanında ölçülü olmalıyız ve işlerimizide liyakatli insanlara vermeliyiz. Gazetecilik mesleği üzerinden bakacak olursak eline makineyi alıp üç beş fotoğraf çeken ben bu işin ehliyim dememeli. Maalesef bir kesim çoğunlukta buna alışmış durumda ,liyakatsiz biri bu işlere kalkıştığında, O kimseler, O kişi buna cesaret etti diye sanki kırk yıldır bu işi yapıyormuş gibi O’na muamele gösteriyorlar. İşin çilesini ve sıkıntısını çekenler ise takdir edilmesi gerekirken hak ettikleri takdiri alamıyorlar. Diğer taraftan yeni yetişen veya işin acemisi biri geliyor da bir otoritesi varsa ya da para durumundan dolayı o noktada O’nu oraya getirmişlerse, O kişi nüfuzuna dayanarak, kırk yıllık bu işe emek veren insanlara tepeden bakabiliyor. Bu işe gönül vermiş, emek vermiş, çile çekmiş arkadaşlarımıza karşı bu muameleler çok büyük bir ayıptır. Her aşamada her alanda layık olana iş vermeliyiz işi ehline vermeliyiz buna çok önem göstermeliyiz. Bu konuda denetleme ve kanuni düzenlemede olmalı. Bir konu hakkında bir kişi o işin ehli veya gerçekten bilgi sahibi ise konuşmalı, yoksa her şey birbirine karışıyor her şey alt üst oluyor ve sıkıntı büyüyor. İşin zorluğunu ve çilesini çekmeden, liyakatle değil nüfuzuyla iş yapan kişiler kibirle bakarak konuşabiliyor. Eskiden geriden gelenler önden gidenlere saygı duyuyordu, usta çırak ilişkisi vardı şimdilerde ise her şeyin dünyevileşmesiyle o saygı kayboldu ve buda ölçüsüzlüğü doğurdu.
Sayın Mevlüt SÖNMEZ beyde son olarak düşüncelerini şu şekilde fade etti : ayırmadan ,küçümsemeden herkesi kucaklayarak birlik olarak çalışmalarımıza devam etmeliyiz, Saadet Partisi olarak ülkemizde her nerede bir yanlışlık varsa her ne iş hakkıyla yapılmıyorsa bütün bunları düzeltmeye çalışacağız, bu bir görev bilincidir bu şuur herkeste olmalıdır, Sayın Muhammet bey, bunu sadece biz yapmayacağız ,inşâallah hep birlikte hep beraber liyakati ,adaleti ve düzeni sağlayacağız.
STK ve Halkla İlişkiler başkanı Halil İbrahim EROL Beyde Saddet Partisinin özgün ağırlığı ve islami duruşundan bahsetti. Saadet Partisinin Parti Programından Medya Politikasıda dile getirilerek, yazılı ve görsel medya ile internet medyacılığının Anayasamızın kural ve ilkelerine, insanlığın evrensel değerlerine, toplumumuzun geleneklerine, farklı kültürel, dini ve etnik duyarlılıklarına, bireysel hak ve özgürlüklere saygılı biçimde yayın yapabilmesi için saadet partisinin duruşunu ifade etti.
Muhammet bey, Saadet Partisinin muktedir olmasını niyaz ederiz diyerek temennilerini dile getirip ziyaretten memnuniyetlerini ifade etti.