Metal fırtına, üst bürokrasiyi biçecek!
Metaller öyle çok eskimiş ki! Partiyi yeniden kuramadı. Geçiş kabinesinde A’yı aldı, B’yi getirdi. Beklentiler baki...
Sırada parti teşkilatı, büyükşehir ve il belediyeleri var!
Öncelik ise üst bürokraside... Çok iddialılar...
“Devleti yeniden kuruyor” gibi...
***
TRT “Tamam”
Kutlu Doğum ayrışmasında, Beştepe›den Kurtulmuş›a verilen talimatı çok önceden duymuştum!
“Diyanet’in omurgasını oluşturan bir çalışma hazırlayın!”
***
Diyanet’te; istifa etmeden, görevden de almadan, -nasıl olacaksa- bir değişim öngörülüyor! Hükümet, yıpranmasın istiyorlar! Ya Diyanet?
Acaba Diyanet’in mevcut çıtasını kim, nasıl daha yükseltecek? Dekan bir ilahiyatçı profesör mü gelecek acaba?
***
Ardından TSK gelecek. YAŞ, yakın. Büyük sürprizler olacak! 15 Temmuz›un hesabı salim kafayla görülecek!
Bakan yardımcıları, müsteşarlar, genel müdürler...
Hiç dokunulamayan “Derin bürokratlar”…
“Kendi konumu esaslı” sözde FETÖ mücadelecileri mercek altında...
Bu yazın harareti, ateşi hiç düşmeyecek, belli!
“HİÇ”
Başbakan yardımcılığı görevini Numan Kurtulmuş’tan devralan Fikri Işık, Kurtulmuş’a güzel bir hat yazılı tablo takdim etti. Üzerinde şu yazıyordu: ‘HİÇ’
***
Tasavvufta ‘HİÇ’ hattına derin anlamlar yüklenir...
Öz ve açık anlamı ile ‘HİÇ’, kişinin kendi nefsinin, varlık âleminin ve ‘hayalin diğer adı maddenin’ yok, ‘HİÇ’ olduğunu, asıl var olanın yalnız Allah olduğunu anlatır. Kelime-i tevhidi, tefsir eder ‘HİÇ’
***
Aslında bir ‘HİÇ’ olduğunu kişi, hele güç, makam ve yetki kullanan siyaset kişileri günde birkaç dakika tefekkür etti mi...
Bir başka insana karşı kibir, küçük görme, haset, nefret, intikam, çekememezlik gibi olumsuz duyguları duyamaz.
Duysa da bunlar ‘HİÇ’ tefekkürü ile yavaşa yavaş erir ve yok olurlar.
***
Yalnız neden HİÇ tablosu sadece Numan Bey’e hediye edildi anlamadım!
Aslında bütün bakanlara, başbakan ve cumhurbaşkanlarına; her nöbet devir tesliminde makama gelene şık bir ‘HİÇ’ hediye edilsin!
Şu kibir çağında; TBMM, varsa eğer Bakanlar Kurulu salonlarındaki masonik simgeler yerine, bizim simgemiz olan ‘HİÇ’ bir gelenek olsun...
BEN BİLE BAKANLIK BEKLİYORDUM!
Cumhurbaşkanı, partisinin başına geçti. Kabineyi değiştirdi. AK Parti’nin 25 bakanından 5’i gitti, 6 yeni isim bakan oldu. Ya olamayanlar?
Burhan Kuzu gibi açık tepki verenler hariç;
Bakanlık için aşırı çalışan, kulis yapan kallavi isimlerdeki hava şu: “Ben zaten istemiyordum, beklemiyordum!”
***
Tam da burada 1974 yılına ait tarihi bir anekdotun zamanı!
CHP-MSP Koalisyon Hükümeti kurulur. Bakanlar Kurulu açıklanır. MSP’nin 48 milletvekili, 3 senatörü vardır. 7 isim bakan olur. Olamayanlar, “Bizim zaten niyetimiz yoktu, beklemiyorduk” derler.
***
Dikkat edin. Devir; İslami siyasetteki en idealist dönemdir!
Potansiyel vekil, bakan, başkan ve diğer rakiplerinin aleyhinde trol-kaset timleri tedavülde değildir! Belki de bakanlık için ismi hiç geçmeyenlerden, Sivas milletvekili rahmetli Ahmet Arıkan arkadaşlarına şöyle çıkışır:
***
“Haydi oradan. Ben bile bekliyordum!”
KABİNE FISILTILARI!
Nihayet kabine değişti. Şimdi de; kim niye gitti. Kim niye geldi, neden konumu değişti? Yorumları başladı. Elbette bir kişinin bir göreve niye getirildiğini en iyi, onu getiren bilir. Ankara kulislerine ise kimisi gürül gürül, kimisi usul usul akan duyum ve fısıltılar hâkim! Buna göre;
***
Genelkurmay, savunmada değişiklik istemiş.
Referandumda hayır çıkan büyükşehirlerin bakanları yerinde kalırken (Adana, Denizli, Kocaeli, Mersin, İstanbul...) Yüzde 80’i gören Şanlıurfa vekili Tarım Bakanı Faruk Çelik gitti.
Gençlik Spor’da FETÖ ile iyi mücadele edilmediği, kadroların yerinde durmasından dolayı değişim olmuş!
Gaziantep’e iki bakan verilirken, Konya’ya neden bakanlık verilmediği de sorgulanıyor!
Jülide Sarıeroğlu’nun sendika, parti ve devlette yükselişi sürüyor. Daha sendikada iken bu yükseliş için tepeden “Rica edildi mi?” sorusu çok yaygın!
Dışişleri’ne İbrahim Kalın çok konuşulmuştu. Olmadı!
DİKLENMEDEN, HEP DİK DURANLAR!
Kaç kişi söyledi, yazdı bilmem. Dediler ki; “Millî Gazete, iki bakan hakkında çok yazdı. Biri kabine dışı kaldı. Diğeri sendeledi, eğrildi, hamle yaptı ama düşmedi!”
***
“Kesin gidecek” denenler kaldı! İktidar içinden benzetme ilginç: “Hacıyatmaz!”
***
“İktidarlar, liderler, devirler değişiyor ama o değişmiyor-Değişmeyen adam” diye Cemil Çiçek için bir yazı yazmıştım. Şimdi 15 yıllık Erdoğan iktidarlarının da “Değişmeyen bakanları, başkanları” var artık!
Bu da tabanı yoruyor!