Size sorsam, “Fatih Altaylı deyince, aklınıza ne geliyor?” diye..
28 Şubat sürecini yaşayanlar, eminim aynı cevabı verecekler: “Üniversitede okuyan başörtülü öğrenciye fahişe diyebilecek kadar pespayeleşmiş bir kadın düşmanı!”
28 Şubat’ı yaşamayanlar için de, kısaca hatırlatmış olalım..
Başörtü yasağı, üniversitelerde acımasızca sürmektedir.
Tıp fakülteleri ile başlayan başörtü yasağı, diğer fakültelerde de uygulanmaya başlanmıştı..
Halk 18 Nisan 1999 milletvekili seçimlerini, bu ahlaksız yasağın son bulması için bir çıkış olarak görmüş, “masaya yumruk vurarak sorunu çözeceği vaadi”ni veren MHP’yi ikinci parti yapmıştı..
MHP beklendiği gibi çıkmamış, kendi milletvekiline başını açtırmış, ardından da Merve Kavakçı’ya yapılanları seyrederek, kötü bir sınav vermişti..
Hemen dört ay sonrası..
Gölcük depremi..
Binlerce insanımızı o depremde kaybettik..
Ardından Düzce depremi..
İnsan, böyle toplu ölümlerden sonra, doğal afetlerden sonra..
Yaratıcı’ya karşı çaresizliğini görüp, birbirine karşı daha hoşgörülü oluyor..
Eğitim yılının başında..
Biz de, umduk ki, tüm Türkiye’nin kenetlendiği bu doğal afet sonrasında, yöneticiler birazcık insafa gelir, başörtü yasağını biraz esnetirler..
Nerdeee?
Üniversiteler açıldığında bir de gördük ki..
Bir önceki yıl yasak uygulanmayan üniversiteler de.. Başörtü yasağını başlatmışlar..
İşte tam da o günlerde..
Üniversiteye alınmayan başörtülü kızların toplu olarak bulundukları bir açık alanda..
Bir kız öğrenci..
Yaşadığı dramın çaresizliği içinde..
“7.4 yetmedi mi?” şeklinde yazdığı bir A3 ebadındaki karton afişle görüntülenmişti..
Üniversiteli genç kızın vermek istediği mesaj şuydu: “40 bine yakın insanımızın öldüğü bir depremden çıkmışız.. Birbirimize daha sıkı bağlanmamız, kardeş olmamız gereken bu günlerde.. Başımızdaki örtü sebebi ile, niye zulme uğruyoruz?. 7.4’lük deprem de mi bizi birbirimize bağlayamadı? Hoşgörülü yapamadı?”
Bu mesajı; ben diyeyim darbeci generallerle işbirliği içinde olduğu için. Siz deyin, dine mesafesinden dolayı.. Fatih Altaylı alamamış..
Ve o üniversiteli kızın fotoğrafının Hürriyet’te yayınlandığının ertesi günü..
Şu yorumu yapmıştı:
“Bir kadın var orada (Hürriyet gazetesinin manşetinde yer alan başörtülü öğrenciyi kastederek) kadın olduğunu da hiç zannetmiyorum. Bu büyük ihtimalle bir fahişedir... Bir pankart açmış, öğrenci değil o, buraya getirilmiş bir fahişe... Üniversite önünde eylem yapanların arasında bakıyorum da öğrenci yoktur. Belki bir iki tane. Bunlar kevaşe kevaşe. Toplanmışlar oraya ellerinde ‘7.4 yetmedi mi?’ pankartı. Bunlar şeytana tapanlar. Satanistler ve şeytanla işbirliği halinde oraya toplanmışlar. Bunları odunla döveceksin. Zaman zaman kimi askerlerin gereksiz çıkışlar yaptıklarını düşünürdüm ama bunlar hiç gereksiz değilmiş. Bu aşağılık köpek sürüsüne az bile yaptıkları. Bunlara daha örgütlü çıkışlar yapmak lazım. Bunlara balans ayarı lazım; balans ayarı. Bunları takacaksınız rot balans makinesine döndüre döndüre balans yapacaksınız; fahişeler, şerefsizler, satanistler.”
¥
Şimdi söyler misiniz..
Böylesi bir adamın..
Gölcük Müftüsü Mehmet Yazıcı’nın..
Veya..
Üniversiteli gençlerin büyük bir dikkatle izlediği İhsan Şenocak hocanın..
Yaptıkları yorumlara itiraz edebilecek, o sözlerin üzerine bir söz söyleyebilecek ne yüzü olabilir?
Ne yetkisi olabilir?
Altaylı’nın bir başörtülü üniversiteli kıza yaptığı hakaretler sebebi ile, kendisine biz çok daha büyük bir öfke duyduk ama..
Arşivlerde duran bu ifadeler sebebi ile..
Feministi..
Kadın haklarından dem vuranı..
İnsan haklarından bahsedeni..
Başörtülü olmasa da..
Hemen herkesin Altaylı’nın sözlerine karşı ortak tespiti şu olmalı değil mi: “Bir kadına, bu hakaretler yapılamaz.. ‘Döndüre döndüre’ imiş.. ‘Balans ayarı’ imiş.. Bunlar bir insana hitaben söylenemez!”
Bence ortak tespit bu olmalı ama..
Benimle aynı kanaatte olmayanlar varmış..
Hem de, kendilerine ilahiyatçı sıfatı veren isimler..
Bu adamın programına katılıp..
Din konusunu tartışmaya açmışlar..
Birisi Marmara İlahiyat’tan Ali Köse..
Diğeri Ankara İlahiyat’tan Hasan Onat..
Üçüncüsü de müslümanlara evrimcilik satmaya çalışan Caner Taslaman..
Bazı okurlarımız diyecek ki: “Canım 1999’da insanlık dışı, ahlaksızca bir ifade sarfetti diye.. 18 sene sonra.. O adamla programa kimse çıkmasın mı?”
Çıksınlar..
Ama bu adamın konu mankeni olmasınlar..
“Kendini kontrol etmekten aciz olan erkekler kadını evin köşesine hapsetmeye çalışıyor” diyerek, dünyalarını-ahiretlerini mahvetmesinler..
“Muhtemelen arkadaşımız pişman olmuştur. Zaman zaman kültürün tesirinde kalarak pot kırabiliriz” diyerek, Allah’ın emrini söylemekten pişmanlık duyulmasını dillendirmesinler..
“Kadınlar ekonominin, ticaretin içinde yer alıyorlar. Tabii ki bu, güç ilişkisinde bazı kişileri rahatsız ediyor. Ve bu uzun yıllardır tek taraflı bir süreç olarak görülüyor. İslamiyet, özünde kadınların kamusal alana çıkmasını engellemiyor. Din adına yapılan yorumlarda Kur’an’da olmayan yasakların ortaya konulduğunu görüyoruz” ifadeleri ile, İslam’ı suçlamasınlar..
¥
Biliyorum..
“Konu mankeni olmasınlar” dediğim üç kişi de itiraz edecek: “Niye konu mankeni olacakmışız? Sizlerin düşüncelerine katılmak zorunda mıyız? Biz inandığımızı söyleriz!”
O zaman buyrun böyük böyük ilahiyatçılarımız..
Size “Ağzınıza sağlık” diyerek destek veren Altaylı’nın Habertürk internet sitesinden birkaç haberin başlığı (hemen hepsinde bikinili, hatta daha açık kıyafetli bayanların fotoğraflarının bulunduğu haberler):
“Sürpriz teklife sevgiliden veto.. Aleyna Tilki uçağı ayağa kaldırdı.. Estetiksiz hali sosyal medyayı salladı.. Instagram kullanan erkek benim sevgilim olamaz... Ünlü yıldıza büyük şok! Eski sevgilisi, yakın arkadaşıyla.. İdo’nun yeni sevgilisi bakın kim çıktı.. Otopark romantizmi.. Elif Dürüst plaja damga vurdu.. Merdiven aşıkları.. Güzeller yat turunda eğlendi..”
Altaylı’nın üç konuğu, çıkıp söylesin, bu haberler için tek kelime edebildiler mi?
“Bunlar İslam değil.. İslam, kadının vücudunun, böyle meta haline getirilmesine karşı çıkar. Sizin internet sitenizde yaptığınız, kadına hakarettir”diyebildiler mi?
Diyemediler..
Onların derdi, müftü ile.
Onların derdi, hoca ile..
Ne imiş: “Müftünün dediği, hocanın söylediği İslam değil”miş..
Peki, Habertürk’in internet sitesinde onar, yirmişer yayınlanan baldır-bacak fotoğrafları mı İslam?
Söyleyin de bilelim, Köse’ler, Onat’lar Taslaman’lar..