Milli Gençlik Vakfı’nın, bizim kuşağımızda kıymetli bir karşılığı vardır. İlk göz ağrımızdır. Gönlümüzdeki yeri daima ayrıdır.
Milli Gençlik Vakfı, şu veya bu kişinin, grubun, medya organının değil, milletin ve devletin menfaati için kurulmuştur.
Sadece Allah’ın rızasını kazanmaya çalışan, milletin ve ümmetin geleceğini dert edinen fedakâr insanlar, burada toplanmıştır.
Milli Gençlik Vakfı’nın ilk sözü “Önce ahlak ve maneviyat” olmuştur. Çünkü İslamiyet ‘ahlâk’ üzerine kuruludur. Ahlâk, dinimizin çatısıdır, direğidir. İnsanın yaratılış gayesini ilgilendiren her şeydir. Kısaca, İslam’dır.
Devam edelim.
Milli Gençlik Vakfı, en zor zamanlarda, yokluk günlerinde; kısıtlı, ama bereketli imkânlarla, birçok kıymetli insanın yetişmesine vesile olmuştur.
Kabul edelim veya etmeyelim: Milyonlarca insan, Milli Gençlik Vakfı’nda, mesuliyet sahibi yapılmıştır veya olmuştur. Ayrıca mütedeyyin camianın kazanımlarında, yine burada yetişen insanların, payı ve katkısı inkâr edilemeyecek kadar çoktur.
O insanlardan biri de benim inşallah.
Eğer, Milli Gençlik Vakfı kurulmamış olsaydı, halim(iz) ne olurdu? Allah’a şükür.
Bizler, gözümüzü Milli Gençlik Vakfı’nda açtık. Onunla tanışmam, sonrasında buralara kadar geldik.
O günleri unutmamız, üzerimizde emeği olanların hakkını ve hatırını yok saymamız mümkün değil. Abdullah Sevim’den Hüseyin Kurtça’ya, Mustafa Şen’den Ömer Fuat Günday’a, Atik Ağdağ’dan Özcan ve Erkan Yazıcı Ağabeylerimize kadar. Kendilerine dua ediyoruz.
Yirmi sekiz şubat süreci, birçok kıymetli şey gibi, Milli Gençlik Vakfı’nı da hedef aldı. Yıkıcılık ve millî olana düşmanlık, maalesef, oraya da uzandı.
Milli Gençlik Vakfı’nın kapatılmasını hatırlıyorum. Acısı hâlâ içimizdedir, burukluğu bir türlü geçmemiştir.
Üstüne, bir de büyük kaybımız: “Bin yıl daha bu gençlik” diyen, dava adamı Adnan Demirtürk ağabeyimizin şehadeti.
Rahmetli Adnan Ağabeyin cenazesinde bulunmuştum. Tüm Türkiye’den gençler, Trabzon’a akın etmişti. Cenaze baba ocağına getirildiğinde, yakınlarının dilinde şu cümle vardı: “Bu kadar genci, nasıl ve ne zaman tanıdın?”
Anlamlı ve dokunaklı bir veda. Bize çok şey anlatır. Aziz ruhu için el Fatiha.
Şimdi, Milli Gençlik Vakfı’nın devamı olan, Anadolu Gençlik Derneği var.
Orta, lise ve üniversite birimleri. Öğrenciler için evler ve yurtlar. Hanımlar komisyonu. Bir de çalışan gençlik.
Milletin alın teriyle ve helal lokmasıyla ayakta kalan, hayata tutunan bir kuruluş. Allah’ın rızasını kazanmaya çalışan, milletin ve ümmetin üzüntüsünü dert edinen fedakâr insanlar.
Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamıza göre, “Bir milletin asıl gücü, tankı ve topu değil, imanlı gençliğidir.” Bizim için de böyledir.
Vatanını seven, hakkı ve hukuku gözeten, milli menfaatleri önceleyen kişilerden başıbozuk olmaz. Böyle kişiler, ideallerinin askerleridir. İnancımız bu yöndedir.
Anadolu Gençlik Derneği’nin temel hedefi, “Hak geldi, batıl zail oldu” diyebilen ve buna göre yaşayan, düşünen bir gençlik inşa etmektir. Mesuliyet duygusu yüksek, halis niyet sahibi ve salih amel peşinde koşan nesiller yetiştirmektir.
Bunu söylemek hakkaniyet gereğidir: Anadolu Gençlik Derneği, nesli muhafaza etmek için çalışan, sağlam ve güvenli bir yerdir. Göz bebeğimizdir. Kendimizi, burada emniyette hissederiz.
Orada, bizim eksiklerimizi tamam ederler: Kitap okuma grupları, kültür-sanat dersleri. Spor faaliyetleri. Yaz kampları. Konferanslar.
Hep doğru işler, faydalı uğraşlar. Bu, bizi mutlu ediyor, huzurlu kılıyor. Yakın takipteyiz.
Anadolu Gençlik deyince aklıma birçok güzel isim birden geliyor. Genel Başkan Salih Turhan’dan Yakup Ağdağ’a, Nurullah Şimşek’ten Muharrem Şengül’e kadar.
Emek sahiplerinden Allah razı olsun.