'Atasoy Müftüoğu, kalemiyle yıllardır cihat eden, mücahit bir Müslüman…'
Ömer Yalçınova 'Teslimiyetçilik Kader Değildir' kitabından hareketle, 8 maddede Atasoy Müftüoğlu'nun derdini ele aldı.
Atasoy Müftüoğlu neden okunmalı?
Ömer Yalçınova 'Teslimiyetçilik Kader Değildir' kitabından hareketle, 8 maddede Atasoy Müftüoğlu'nun derdini ele aldı.
Yalçınova'nın bahsi geçen yazısı şöyle:
1. Atasoy Müftüoğlu İslamcı bir yazardır. İslamcılıktan kesinlikle ödün vermemiştir. Sayısı otuza yaklaşan deneme kitaplarında daima okuyucunun karşısına İslamcı bir düşünür olarak çıkmıştır. Dolayısıyla onun okuyucu kitlesi önce Müslümanlar olmuştur. Daha sonra da ders almak, düşünmek, araştırmak, hakikati aramak derdinde olan diğer kesimler.
2. Atasoy Müftüoğlu’nun İslamcılığı her zaman ümmet bilincine ve tevhidî inanca vurgu yapar. O, şu veya bu ülke hakkında konuşmaz; Müslümanlar dediği zaman, dünya üzerinde yaşayan bütün Müslümanları kasteder ve muhatap alır. Dünya üzerinde yaşayan bütün Müslümanların dertleriyle dertlenir, onların sıkıntılarını düşünür. Ve bu dert ve sıkıntılara dönük çözüm arayışları içerisine girer.
3. Atasoy Müftüoğlu yüzeysel çözüm arayışlarının adamı değildir. Onun meseleleri temellerledir. Yani yaşanılan sıkıntılar hangi temellere dayanır? Bu temellerin ilkeleri, ortaya çıkış sebepleri ve biçimleri nelerdir, bunlara karşı ne gibi önlemler alınmalıdır gibi sorulardan yola çıkar. Bir yerde Atasoy Müftüoğlu devrimcidir. Çünkü temeller üzerinde yaptığı araştırmalar ve düşünmeler neticesinde, temellerde değişiklik yapılması gerektiği sonucuna ulaşır. Bu da onu devrimci düşüncelere taşır. Çünkü günümüz siyasetinin yalnızca bir veya birkaç yanı değil, her tarafı çürümüş, bozulmuş, rayından çıkmıştır. Temelli bir çözüm veya değişim gerçekleştirilmediği müddetçe Müslümanların iflah olmaları mümkün değildir.
Çünkü Müslümanlar, Osmanlı’nın son dönemlerinden bu yana sadece maddi yenilgi, başarısızlık ve bozgunlar yaşamamış, asıl zihinsel ve kültürel bozguna uğramıştır. Müslümanlar halen zihnî bağımsızlığını kazanamamıştır; günümüzde Avrupamerkezci, modern, diğer ifadeyle seküler düşünmektedir. Asıl yenilgi ve bozgun budur. Eğer bundan kurtulabilirsek, İslam’a göre düşünmeye başlarsak, esaretten kurtulacak, özgür ve özgün düşünmeyi gerçekleştirebileceğiz.
Her şeyden önce Müslümanlar sağlam bir bilince ve iradeye sahip olmalı
4. Atasoy Müftüoğlu bütün deneme kitaplarında olduğu gibiTeslimiyetçilik Kader Değildir’de (2013, Hece y.) Müslümanların maruz kaldığı saldırıları ve tehlikeleri tespit eder, bunlara karşı Müslümanları uyarır. Teslimiyetçilik Kader Değildir’de Amerika’nın demokrasi ve insan hakları üst başlığı altında, 11 Eylül’den sonra yoğunlaşan, İslam toplumlarına dönük yürüttüğü Haçlı seferlerini anlatılır, konuyu Suriye ve Mısır’da yaşanan iç savaşlara kadar getirir.
Onun Suriye ve Mısır’daki olaylara bakışı da değişiktir. Bu konuda milliyetçi, mezhepçi, konformist anlayışları kıyasıya eleştirir. En büyük tehlikenin milliyetçilik, mezhepçilik, hizipçilik gibi ayrımlardan ve düşüncelerden doğduğunu işaret eder. Ve maalesef Suriye ve Mısır’daki iç savaşlara dönük milliyetçi, mezhepçi, konformist, seküler, pragmatist yaklaşımların ümmeti daha çok bölüp parçalayacağını, zaten Amerika ve Avrupa’nın bunu amaçladığını, bu gidişe son vermek için ise konformist, faydacı, çıkarcı politikalardan uzak durulması gerektiğini söyler.
İslam düşmanları söz konusu olduğunda uzlaşmacı, teslimiyetçi yaklaşımları kesinlikle onaylamaz. İşaret ettiği önemli noktalardan biri: Suriye ve Mısır’da yaşanan katliamlar, savaşlar, kıyımlar neyi amaçlamaktadır? İslami bir program dahilinde mi yapılmaktadır, yoksa emperyalist, sömürgeci, kapitalist anlayışların, dayatmaların bir oyunundan mı ibarettir? Muhalif grupların siyasi programları nelerdir? Medyanın sürekli muhalif güçleri gösterip, diğer yanı anlatmamasının altında ne gibi hinlikler yatmaktadır? Müftüoğlu bu ve benzeri sorularla İslam ümmeti üzerinde oynanan oyunları sorgular.
5. Atasoy Müftüoğlu’nun günümüz Müslümanlarında eksik gördüğü özelliklere gelecek olursak: “Eleştirel duruş”, “analitik düşünme”, “araştırma”, “bilinç”, “irade” ve “sorgulama”dır. Müftüoğlu her şeyden önce Müslümanların sağlam bir bilince ve iradeye sahip olmaları gerektiğini söyler. Sağlam bir bilinç ve irade, eleştirel duruş, sıkı düşünmek, araştırmak, analitik düşünmek ve sorgulamaktan geçer. Günümüz olaylarını anlamak için bunlara ihtiyacımız vardır. Aklımızla hareket etmeliyiz, olay ve kavramları duygusal değerlendirmemeliyiz. Eleştirel yaklaşımımızı, derin düşünmeyi tarihe dönük çalışmalarımızda da kullanmalıyız. Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i şerifler dışında bütün metinleri eleştirel süzgeçten geçirebilmeliyiz. Peygamber dışında herkesi sorgulayabilmeliyiz. Parti lideri, hoca, üstad, amir, yönetici… kim olursa olsun sorgulanmalı, eleştirilebilmelidir. Ancak bu şekilde teslimiyetçilikten, bilinçsizlikten kurtulabiliriz. Hepsinden önemlisi ancak bu şekilde sürü olmaktan kurtulur, birer özne haline geliriz.
Müslüman gerçekçi olmalıdır
6. Özne olmak, Müftüoğlu için tercihlerini kendi inanç ve doğrularına göre yapabilmektir. Müslümanların en büyük sorunlarından biri de özne olamamalarıdır. Modernizm Müslümanları özne olmaktan çıkarmış, nesne haline getirmiş, “şey”leştirmiştir. Diğer ifadeyle varoluş anlamından koparmıştır. Bu yüzden Müslümanlar kendi varoluşlarını değil, başkalarının varoluşlarını yaşamaktadır. Müslümanlar en az iki yüzyıldır üreten değil tüketen, harcayan, kullanılan toplumlar olmuşlardır. Müslümanlar ya Batıcılık veya modernlik adına Batı’yı ya da muhafazakarlık, gelenekçilik, görenekçilik adına şanlı geçmişlerini taklit etmişlerdir. Mukallitlik hiçbir zaman sağlam bir kişilik, kimlik, bilinç ve irade inşa etmeyi sağlamaz.
Müslümanlar emperyalist idealler doğrultusunda tercihler yapmaya zorlanmıştır. Müslümanların kalbinde İslami arzular, kafalarında ise kapitalist arzular büyümektedir. Müslümanlar bütünlüğü ve tutarlılığı bu şekilde kaybetmişlerdir. Buna karşı yeterli direnci gösterememişlerdir. Halen başkalarının ilkeleri doğrultusunda tercihler yapıp, kendilerine ihtiyaç listeleri düzenlemektedirler. Bu da Müslümanlara değil kafirlere ve onların amaçlarına yaramaktadır. Örneğin dış siyasette sürekli “ülke çıkarları”ndan söz edilir. Oysa adalet, hak ve hukuktan yola çıkılmalıdır. Çıkarcılık, faydacılık, günü kurtarma, şartlara teslim olma Müslümanların yaşadığı “zihinsel soykırımın” temelleridir.
7. Atasoy Müftüoğlu için Müslüman, şartlara teslim olmayan, aksine şartlara müdahale eden ve onları yönlendirebilen kişidir. Müslümanın en son taşıması gereken özellik edilgenliktir. Müslüman edilgen değil etkin olmalıdır. Modernizm Müslümanları edilgenleştirmiş, zihnÎ bir dumur haline sokmuştur. Müslümanlar halen bu dumur halinden çıkabilmiş, özne olmuş, kendi tercihlerini yapabilmiş değildir. Bu yüzden kapitalizmin bütün dayatmalarına boyun eğmekte, oynadığı bütün oyunlara gelmektedir.
Müslüman gerçekçi olmalıdır. Şartları bilmeli, kollamalı ve bunları bütün gerçekçiliği içinde kavramalıdır. Ki şartlara müdahale edebilsin. Şartları görüp, boyun eğmesin. Bu şartlar içinde yapılabilecek hiçbir şey yoktur diye düşünmesin. Bu umutsuzluk ve korkaklık Müslümanları teslimiyetçilik, “bırakın yapsınlar”cılık, sorumsuzluk, konformizm ve günü kurtarmacılığa iten etkenlerden biri. Atasoy Müftüoğlu için düşüncesiz umutlar kadar umutsuz düşünceler de tehlikelidir. Müslümanlar mevcut şartları bütün gerçekçiliği içinde kavrasın ki bunun içinden nasıl çıkabileceğini de bulsun. Geçmişe dönük nostalji, iç çekme, övünme; muhafazakar edilgenlik, İslam’ı yalnızca maneviyat olarak görme… gibi uyuşturuculardan kendini sakınabilsin. Gerçekçilik, eleştirel düşünme, sorgulayıcı yaklaşım, diğer ifadeyle aklını kullanma Müslümanların yeniden tarih sahnesine çıkmasına yardımcı olacaktır.
8.Teslimiyetçilik Kader Değildir’de Atasoy Müftüoğlu daha birçok tehlikelere karşı Müslümanları uyarmakta, pek çok fikir öne sürmekte, çözüm yolları göstermektedir. İslamcıyım diyen herkesin mutlaka okuması, düşünmesi, tartışması, eleştirmesi ve sorgulaması gereken düşünceler bunlar. Müslümanlar eleştirmeye isterse Atasoy Müftüoğlu’nun fikirlerinden başlasınlar, fark etmez, bir yerden başlasınlar da. Atasoy Müftüoğlu buna da canı gönülden razı, kalemiyle yıllardır cihat eden, mücahit bir Müslüman…
Kaynak : Dünya Bülteni